3 Mayıs 2015 Pazar

Hepimizin doğup büyüdüğü bir yer var.

Ama doğduğumuz ülkeyi veya şehri sevmek zorunda değiliz ki. Gerçi ben hem ülkemi seviyorum, hem de doğup büyüdüğüm, hala da yaşadığım şehri çok ama çok seviyorum. Ama çok seviyor olmam kalbimde başka diyarların sevgisinin yatmadığını söylemiyor.

Hep müzikler yüzünden, başka kültürlerin müziklerini o kadar çok sevip, dinleyip benimsiyorum ki, en azından hayatımın bir süresi orada geçsin istiyorum.

İlk önce Ortaçağlıydım. Babamın arabanın kasetçalarına Loreena McKennitt kasedini takmasıyla başladı her şey. Muhtemelen 5-6 yaşlarında olmalıydım o zamanlar. Yolculuktayken pencereden dışarı bakar ve müzik eşliğinde hayaller kurar, kendimi Ortaçağda hayal ederdim. Çekirdekten yetiştim yani.

Sonra bir gün Youtube'da gezinirken BraAgas grubuna denk geldim. "Aa ne güzel, vay ne harika" derken yandan ısrarla Faun çıkıyordu ve ben ısrarla açmıyordum. Dayanamadım açtım tabi ve o zamandan beri duygu dünyam bambaşka bir evrende, bambaşka bir doğrultuda dolanıp duruyor. Dizginleyemiyoruz.

Faun'dan sonra 2 sene kadar Pagan oldum ben, gerçekten. Aslında hala öyleyim. İnsanın doğasında var Paganlık.

İnternette Paganizm diye aratınca direk "Putperestlik" çıkıyor insanın karşısına. Halbuki Doğaana'ya, Yağmura, Güneşe, Bulutlara, Ağaçların Ruhuna, Baharın ilk gününe duyulan saygıdan ve minnettarlıktan bahsedilmiyor.

Neyse.

Uzunca  bir süre EluveitieWardrunaTrobar de MorteGarmarna gibi birbirinden uçurucu gruplar dinledim, yazının en başında bahsettiğim konuyla alakalı olarak o zamanlar ruhumun memleketi İskandinavya idi ve kendimi oraya ait hissediyordum. Bedenim sabahın köründe kalkıp okula gidiyordu ama ruhum sürekli İskandinavya'da Pagan ayinleri düzenliyordu.

Sonra nasıl olduysa kendimi birden Hindu buluverdim.

Dedim ya, hep o müziklerin yüzünden.

Artık hep koyu bir Pagan, hem de yeni yeşeren bir Hinduydum. ( Ama artık daha çok Hinduyum sanırım. )

Ya ben ne anlatacaktım, nereden nereye geldim.

Asıl anlatmak istediğim nokta hepimiz bir yerlerde istemeden de olsa yaşıyoruz ama asıl yaşamak istediğimiz yerler çok başka. İşte ben de geçenlerde hayatımın tamamını geçirmek istediğim o harikulade yere gittim. Kulağımda olmasa da kalbimden kendiliğinden kulaklarıma yükselen, yukarıda anlattığım olayları yaşamamı sağlayan müzikleri dinledim.











Hiç yorum yok:

Yorum Gönder