16 Mart 2015 Pazartesi

LALELER


     Balkondaki saksılara yeni çiçekler ektim, her mevsim geçişlerinde karakterim değişiyor. Kışın doğadan çok uzaklaşmıştım, yağmur yağdıktan sonra fırlayıveren solucanları takip etmedim, arnavut kaldırımlarının arasından yeşeren yosunların fotoğrafını çekmedim, evden çıkmadım, kendimi şimdiki zamanın müziklerine kaptırdım. 

     Dönem dönem (bu genelde yazdan kışa ve kıştan yaza geçiş dönemlerinde oluyor) karakterimde ufak değişiklikler yaşıyorum, bu iyi yöne de oluyor kötü yöne de. Elimden engel olmak gelmiyor.

(Buraya kadar olan kısımda Gaia 'yı dinledim.)

     Bu sefer çok " şimdiki zaman " oldum, Paganizm'i bıraktım, kitapları bıraktım, bulutları bıraktım, şarkı söylemeyi ve günlük yazmayı bıraktım. En son ne zaman günlük yazdığımı hatırlamıyorum. 

     Belki de kış mevsimine kötü bir giriş yaptığım içindir bu durumum. Uzun zamandır Faun dinlemediğimi farkedince "Ben neredeyim?" diyecek kadar şaşırdım kendime. 

     Faun bir zamanlar hayatımdı benim, aşkımı, hayalimi, üzüntümü onlarla yaşadım. Her ruh halime uygun bir parçaları vardı. Herkese sevdirmek için çırpındım, fazladan bir kişiye ulaşsın diye resmen elimden geleni yaptım, Para almış gibi reklamlarını yaptım, sonra "Neden yapıyorum ki, bırak kendine kalsın, ne kadar az bilinirse o kadar değerli." politikamı devreye soktum ve kimseye anlatmamaya çalıştım. 

(Buraya kadar olan kısımda Karuna 'yı dinledim.) 

     Uzun zamandır dinlemediğim için bu ara yeniden çok dinliyorum, geçen zamanı telafi etmek istercesine, çiçeklerime de dinletiyorum. Çiçeklerim dediğim de, henüz filizlenmeye başlayan laleler. Renkleri bana sürpriz olacak. 
     
     Her sabah evden çıktığım andan itibaren kulağımda Faun olurdu, okulum şehrin biraz dışında, yeşilliğin, toprağın, doğallığın bol olduğu bir yerdeydi ve bu yüzden çok şanslıydım çünkü her sabah doğanın tüm güzelliği (buna deniz de dahil) gözlerimin önüne seriliyordu. 

     Özellikle yağmurlu havalarda Faun dinlemek en büyük mutluluğum oluyordu, yemyeşil çimlerin üzerinde ağaçların arasında zıplayarak Unda ' yı söylediğimi hayal ediyordum. Orman perisiydim ve solan her bitkiye, ölen her canlıya yaşamını geri veriyordum. İnsanlardan tamamen uzak fantastik bir evren kuruyordum kendime. 

(Buraya kadar olan kısımda Sieben 'ı dinledim.)

     Şimdiki zamanda yaşayıp geçmiş zamanın hayalini kuruyordum her zaman, hiçbir zaman tek bir kişi olmak istemedim, hiçbir zaman tek bir hayata, tek hayatın hayallerine sahip olmak istemedim. Dünyadaki her kültürde yaşamak istedim, tüm inanışlardaki Tanrı'ya,Tanrıça'ya, Tanrılara inanmak istedim, her ülkenin acısını yaşamak, her ülkenin toprağını koklamak istedim. Her ülkede aşık olmak, her ülkede ölmek ve bambaşka bir ülkede uyanmak istedim. Kendim olabileceğim her şekle girmek istedim, her kültürün türküsüne ağlamak, ölen her dilin canlı olduğu bir zamanda yaşamak, onlardan biri olmak istedim. 

     İçimden bunları isterken, dışımdan sabah 8 - akşam 5 "klasik", "normal" bir işe girebilmek için çaba harcamam gerekiyordu. 

     Ben güçlü bir insan değilim, hayatın güçlüklerinin altından çok kolay kalkamam, her şeye ağlar üzülürüm, bu yüzden içimden bunların hayalini kurarken dış dünyada bundan bir haber olacak insanlarla bütün bir günümü, bütün bir ömrümü geçirmek beni çok zorluyor. Nasıl tahammül edeceğimi bilmiyorum. 

     En kötü huylarımdan biri, sevmediğim bir müziği duymaya katlanamıyorum. Müzik duygu barındırır, sözlerini anlamasak bile bazı şarkılar ezgileriyle anlatır bize dertlerini. 

     Katlanamıyorum ya, katlanamıyorum duygudan uzak, herhangi bir müzik aletinin sesinin işitilmediği "şarkıları" duymaya. 

(Buraya kadar olan kısımda Tinta 'yı dinledim.) 

     Bazen herkesten uzak kalmak istediğim bir anda en yakın dostum, kendim, kitaplarım. müziklerim ve yeni ektiğim lalelerim oluyor. Kimi zaman kimseyi görmek istemiyorum, Lisa ve Fiona'dan başka insan sesi duymak istemiyorum. Bazen şimdiki zamana ayak uydurmakta çok zorlanıyorum. Bazen odamdan dışarı adım atmakta bile zorlanıyorum. 

     İyi ki müziklerim, kitaplarım ve büyümeye çalışan lalelerim var. Belki ben de onlarla beraber biraz büyürüm ve insanlarla yaşamayı öğrenirim. 

     Belki. 

(Das Tor)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder